Bu çaliGma kapsaminda yoksulluk ve sosyal diGlanma kavramlarindan oluGan bir kavramsal çerçeve içinde “Yoksul Sosyal Konut” yararlanicilarinin maruz kaldigi sosyal diGlanmanin boyutlari tartiGilmaktadir. ÇaliGma karma tipte bir araGtirma modeline dayanmaktadir. Bu kapsamda TOKG?nin yaptigi yoksul konutlarinda yaGayan haneler üzerinde 13 farkli ilde 1225 yüz yüze görüGme, 69 derinlemesine mülakat ve 6 odak grup çaliGmasi yapilmiG ve bunun sonucunda toplanan veriler çaliGmaya dâhil edilmiGtir. AraGtirma sonuçlari yoksul sosyal konut yararlanicilarinin mekânsal, ekonomik, siyasal ve kültürel yönden sosyal diGlanmaya maruz kaldiklari ve yaGadiklari süreçlerin herhangi bir sosyal içerme politikasiyla desteklenmedigini göstermiGtir.

Kutadgu Bilig hakkinda yapilan çaliGmalara eleGtirel bir giriG yapan makale, Orta Asya, Türk ve Gslam toplumlarinin gelecegi için önemli konulardan biri olan din ve devlet arasindaki iliGki hakkinda Kutadgu Bilig?in politik teorisini ortaya koymaktadir. Din ve devlet iliGkisinin incelenmesi, aslinda bu konunun gündemden düGürülmesi ve gelecegin önünün açilmasi için gereklidir. Uygarligimiz için bir rehber niteliginde olan Kutadgu Bilig?de devlet ve din otonom alanlar olarak karGimiza çikar; birbirlerini kontrol altina almazlar. Din ve devlet ile bunlarin fiziksel yansimasi olan din adami ve devlet adami birbirinden güç ve destek almalidir; fakat tek bir vücut haline gelmemelidir. Dinin safligini korumasi ve devletin görevlerini yerine getirebilmesi için bu önemlidir. Bu politik teorisini açiklarken Yusuf Hacib iki etik yaklaGim tanimlar: din adami etigi ve devlet adami etigi. Hem din adami hem de devlet adami için fiziksel ve tinsel dünyalar gerçektir ve iki dünyada da mutlu olmalari mümkündür, yeter ki benimsedikleri yaGamin ve meslegin geregini yapsinlar.

Egitimli ve kalifiye insan kaynaginin olmasi ülkenin sürdürebilir kalkinmasi için çok önemlidir. Gyi ve kaliteli egitim görmüG ve çaliGan kiGiler ekonominin büyümesine önemli katki saglayacaktir. Bu makalede üniversite ögrencilerin performansini etkileyen demografik faktörler incelenmiGtir. Uygulanan sirali probit modelinin sonuçlari anne ve babalari birlikte yaGayan ögrencilerin performansi anne ve babalari ayrilmiG olan ögrencilere göre % 4,95 oranda daha yüksek oldugunu göstermiGtir. Bununla birlikte, annesi çaliGan ögrencilerin performansi annesi çaliGmayanlara göre peformansi % 2.7?ye daha yüksek oldugu tespit edilmiGtir. Bununla birlikte ailevi ortalama geliri en yüksek olan kesime ait olan ögrencilerin performansi digerlerine göre % 12,2?ye düGük oldugu tespit edilmiGtir.

Günümüzün degiGken ekonomik Gartlari, iGletmeleri sürekli olarak mali performanslarini arttirma yönünde bir degiGim içinde olmaya itmektedir. Özellikle UlaGtirma sektöründe faaliyet gösteren iGletmeler dünyanin bir ucundaki bir ülkeden, diger bir ucundaki ülkeye taGimacilik yaparak uluslararasi boyutta hizmet vermektedirler. Bu nedenle her türlü uluslararasi ekonomik ve politik krizden kolayca etkilenmektedirler. Ulusal ve uluslararasi krizlerden kaçinmak mümkün olmamakla birlikte etkilerinin çabuk atlatilarak karliligin elde edilmesi etkin bir yönetimle mümkün olmaktadir. Bunun için finansal performansin saglam olmasi, iyi yönetilmesi ve finansal göstergelerin yakindan takip edilmesi gerekmektedir. ÇaliGmamizda BIST-UlaGtirma endeksinde yer alan iGletmelerin mali performanslarinin ölçülmesi amaciyla ulaGtirma sektöründe yer alan yedi firmanin 2010-2013 yillarina ait dört yillik mali tablolari esas alinmiGtir. Analiz iki bölümde gerçekleGtirilmiGtir. Birinci bölümde mali yapi performansini degerlendirmeye yönelik olarak likidite, mali yapi, faaliyet ve karlilik oranlarindan toplam 18 adet oran hesaplanmiGtir. Bu verilerle oluGturulan tablolar ve grafikler incelenmiGtir. Gkinci bölümde yine ayni oranlar kullanilarak her yil için TOPSIS yöntemine göre performans ölçümü yapilarak iGletmeler arasinda baGari yönünden bir siralama yapilmiGtir. Elde edilen sonucun, oran analizi yöntemi sonucunda yapilan yorumlarla da tutarli oldugu görülmektedir.

Bir ülkenin bütçe dengesi ve cari iGlemler dengesi o ekonominin istikrarliliginin en temel göstergelerinden sayilir. Bu iki göstergede eG zamanli açigin ortaya çiktigi ve arasinda bir iliGkinin bulundugu duruma “ikiz açik hipotezi” denir. Kirgizistan ekonomisinde reel sektörün zayif durumda olmasi ve diger yandan da ekonominin yüksek oranda diGa açik olmasi ülkede ikiz açik sorununu meydana gertirmiGtir. Bu konunun araGtirilmasi ülkenin mali ve döviz politikalarinin yönlerinin dogru tespit edilmesine imkan saglayacaktir. Sovyet sonrasi ekonomilerin biri olan Kirgizistan?da da özellikle son yillarda bütçe açigi ile cari iGlemler açiginin çok hizli artmaya baGlamasi ve bugüne kadar bu iki açigin arasindaki iliGkinin yeterli kadar araGtirilmamiG olmasi ikiz açik sorununun incelenmesini güncel kilmaktadir. Bu baglamda sözkonusu çaliGmada Kirgizistan ekonomisi için ikiz açik hipotezini empirik yönden araGtirarak bu açiklar sorununun çözümünde bazi önerilerin getirilmesi amaçlanmiGtir. Öncelikle regresyon analizi yapilarak bütçe açigindaki 1 dolarlik bir artiGin diG ticaret açigini 0,83 dolara artiracagi tespit edilmiGtir. Diger bir ifadeyle, Keynesyen görüGün dolaysiz yolunun Kirgizistan ekonomisi için geçerli oldugu ve devlet harcamalarindaki artiGin dogrudan ithalati artirmakta oldugu empirik olarak ispatlanmiGtir. Ayrica bu iki degiGken arasindaki iliGki Granger Nedensellik Testi ile incelenerek bu iliGkinin yönünün dogru oldugu tasdik edilmiGtir. Daha sonra bütçe harcamalari, Gayri Safi Yurtiçi Hasila, tüketici fiyat endeksi, döviz kuru, ithalat, ihracat, yurtdiGinda çaliGan iGçiler tarafindan transfer edilen iGçi gelirleri gibi konuyla ilgili göstergelerin arasindaki iliGkiler vektör otoregresyon (VAR) yaklaGimiyla analiz edilmiGtir. Bu analiz sonuçlarina göre kamu harcamalari hem ihracati, hem de ithalati etkilemektedir. Kamu harcamalarindaki negatif degiGme ihracati azaltici etki yaratmaktadir, ithalat da kamu harcamalarindaki negatif degiGmeden kisa dönemde pozitif/negatif etkilendigi halde genel olarak degiGmemektedir. Yapilan tüm analizlerin sonucunda kamu bütçesinin açiginin diG ticareti etkilemekte oldugu ortaya kondugu için, devlet tarafindan bu iki açigi düzeltmek amaciyla maliye politikasi ile beraber aktif diG ticaret politikasinin da uygulanmasi önerilmiGtir.

gehzâde Yesâvur, Çagatay ordularinda görev yaptigi dönemde Horâsân?a akinlar yapmiG ve bölge hâkimiyeti için Glhanlilar ile mücadele etmiGti. Ancak Çagatay gehzâdesi Kebek ile girdigi tartiGma sonrasi Mâverâünnehir?den kaçarak Horâsân?a geldi ve Olcâytû Sultan?in izniyle yerleGti. Olcâytû?nun ölümünden sonra genç yaGta tahta çikan Ebû Saîd?in tecrübesizligini firsat bilerek isyana kalkiGan gehzâde, üç yil süreyle Horâsân?i etkisi altina alarak bölgede Glhanlilara zor günler yaGatti. gehzâde, isyan sirasinda bir taraftan Herât?dan Mâzenderân?a kadar Horâsân cografyasini harap ederken bir taraftan da Glhanlilarin üzerine gönderdigi kuvvetlerle mücadele ediyordu. Siyasi manevralar ile bütün rakiplerinden kurtulan gehzâde, Emîr Hüseyin?in Horâsân?a geliGiyle bölgedeki etkinligini yitirdi ve yine bir Çagatay gehzâdesi tarafindan öldürüldü. Bu çaliGmada Ebû Saîd?in saltanattaki ilk yillarinda ortaya çikan ve Glhanlilari Horâsân?da uzun süre ugraGtiran gehzâde Yesâvur isyani ve bu süreçte yaGanan siyasî olaylar incelenecektir.

The purpose of this paper is to analyze the causal relationship between economic growth, budget deficit, monetary base, exchange rate, import and export of Kazakhstan. In the analysis we used quarterly time series in 2005:1 – 2014:3 years. The data was obtained from the official site of the National Bank and the Statistical Committee of the Ministry of Economy of Kazakhstan. Temporary data have been investigated by means of an econometric model VAR (vector autoregression model). To test the stationarity of the time series was used ADF unit root test. VAR analysis results showed unilateral causal relationship between the export, economic growth and exchange rate in Kazakhstan.

Müzik insan yaGaminin her evresinde farkli boyutlariyla (Dinleme, söyleme, çalma...) yer almaktadir ve her insan bu boyutlardan birine dinleyerek, söyleyerek ya da çalarak etkin biçimde katilmaktadir. Müzik insanin olumlu olumsuz tüm duygularini yansitan, ya da insanin o duygulari yaGamasini saglayan bir etkiye sahiptir. Gnsanlar çok eski çaglardan beri müzikle bir takim hastaliklari ya da rahatsizliklari tedavi etme yollari aramiGlar, müzikten faydalanmiGlardir. Bugün geliGmiG ülkeler müzik terapi yoluyla insanlar üzerinde uygulanan alternatif tipa destek olmaktadirlar. Müzik bir egitim araci, egitimin amaci, egitim yöntemi olarak kullanilmiG/kullanilmaktadir. Müzik engellilerin egitiminde ayni yöntemleri ile uygulanabilmekte ve onlar üzerinde de dil, duygusal ve sosyal, bedensel ve psiko-motor davraniG geliGimlerine katki saglamaktadir. Bu bakimindan müzik egitimi herkes için gereklidir, etkilidir, faydalidir, zorunlu olmalidir.

ÇaliGmamiz Okçuluk Takimina yeterli ve dengeli beslenme egitimi verilerek, sporcularin performansina ve bazi kan parametreleri üzerine etkilerinin incelenmesi amaciyla yapilmiGtir. Ayrica verilen beslenme programiyla sporcularin performans ve yaGam kalitelerinin arttirilmasi hedeflenmiGtir. ÇaliGmaya toplam 14 sporcu katilmiG olup, ölçümler açik hava sezonunda yapilmiGtir. Sporculara her iki puanlamada 70 metreden toplam 36 ok atiGi yaptirilmiG, sporcu beslenmesi degerlendirme anketi verilerek beslenme bilgi düzeyleri belirlenmiGtir. Ayrica sporcularin 3 günlük besin tüketimi beslenme uzmani tarafindan saptanip; kan parametreleri (hemoglobin, hematokrit, demir, demir baglama kapasitesi, ferritin), kan Gekeri düzeyleri ve antropometrik ölçümleri belirlenmiGtir. Bu ölçümlerden sonra; beslenme uzmani tarafindan her sporcuya, yeterli ve dengeli beslenme programi hazirlanmiGtir. Sporcular kiGiye özgü diyet programlarini uygulamiG ve 2 ay sonra kan parametreleri, kan Gekeri düzeyleri, antropometrik ölçümleri, 3 günlük besin tüketimleri yeniden degerlendirilmiGtir. Beslenme programi öncesi ve sonrasi yapilan puanlamalardaki birinci seri glikoz degerleri arasinda da anlamli derecede farklilik tespit edilmiGtir. (p <0,05) Sporcularin beslenme programi öncesinde ve sonrasinda attiklari toplam puan farki istatistiksel olarak anlamli bulunmuGtur (p<0,05). Her sporcunun bireysel özelliklerine uygun yeterli ve dengeli beslenme modelinin de performansinin arttirilmasinda önemli bir etmen oldugu gösterilmiGtir.

Bilgi ve teknolojik geliGmelerin hizlandigi, rekabetin yogun yaGandigi günümüz koGullarinda, egitim kurumlarinin uzun vadeli amaçlarina ulaGabilmelerinde, Stratejik Gnsan Kaynaklari Yönetimi ve Örgütsel Ögrenme ihtiyaç duyacaklari konulardir. Stratejik Gnsan Kaynaklari Yönetimi, kurumlarin hedef ve misyonlarini gerçekleGtirebilmeleri için, stratejileri dogrultusundaki insan kaynaklari uygulamalarinin etkin biçimde yerine getirilmesidir. Kurumlarin sorun çözme ve iG yapma kapasitesini güçlendirerek hatalarini tespit edip düzeltme süreci olarak ele alinan örgütsel ögrenme birey, takim, örgüt ve toplum düzeylerindeki ögrenmelerden oluGmaktadir. AraGtirma Denizli il merkezindeki egitim kurumlarinda yapilmiGtir. AraGtirmanin 525 kiGilik örneklemi, tabakali örnekleme teknigiyle oluGturulmuGtur. Veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi seçilmiG, ölçeklerde 5?li Likert tipi ifadeler kullanilmiGtir. Stratejik Gnsan Kaynaklari Yönetimi uygulamalari ile örgütsel ögrenme arasindaki iliGkileri test etmek için Dogrusal Regresyon Analizi uygulanmiGtir. ÇaliGmada, stratejik Gnsan Kaynaklari Yönetimi ile örgütsel ögrenme düzeyleri arasindaki iliGkiyi açiklamaya yönelik olarak “araç - amaç iliGkisi” modeli üzerinde durulmuGtur. ÇaliGma sonucunda, Stratejik Gnsan Kaynaklari Yönetimi uygulamalariyla bireysel ögrenme arasinda “zayif kuvvette” pozitif yönlü; takim, örgüt ve toplum düzeyindeki ögrenmelerle “orta kuvvette” pozitif yönlü iliGkinin oldugu tespit edilmistir.

Bu makale, yüzyillardan beri Tanri Daglari?nda yaGamakta olan Kirgiz konar-göçerleri ile Anadolu Yörüklerinin XX. yüzilin baGlarindaki geleneksel yayla göçlerini karGilaGtirmali olarak analiz eder. Bilindigi gibi, Türk kökenli her iki konar-göçer halkin temel geçim kaynaklari hayvanlariydi. Dolayisiyla bunlara otlak bulmak amaciyla (kiGin kiGla-kistoo, baharda yazlacazdoo, yazin yayla-cayloo ve sonbaharda ise güzle-küzdöö olmak üzere) dört mevsime göre farkli mekânlara göç ederek yaGiyorlardi. Göç ilginç ve durmak bilmeyen bir dogal süreçtir. Kimi bu süreci kültürel varliga dönüGtürmüGken, kimi geçinmek veya varligini sürdürmek için bu sürece baG vurmuGtur. Türk halklari da göçü kültüre dönüGtüren ve onu gelenekselleGtirerek yaGatanlar arasindadir. Bunun ilk nedeni, göç olayi veya göç ederek yaGama onlara hareketli bir hayat tarzi; hareketlilikle birlikte de daimi degiGim içinde yaGama imkâni saglamiGtir. Göç ederek yaGayan toplumlar da göçlerini farkli rakim, iklim ve mesafelere göre çeGitlendirmiGlerdir. Bu makalede, konunun sadece yayla göçü kismi ele alindi ve Türk halklarinin ortak inançlari, anlayiGlari, benzer uygulamalari, göç esnasindaki hiyerarGik yapi, cinsler arasi denge ve statü gibi konulari karGilaGtirmali olarak incelendi. Malzeme ve metot olarak yazili kaynaklar da kullanilmakla birlikte, konu daha ziyâde folklorik ve etnografik sözlü malzemeler iGiginda iGlendi. ÇaliGmamiz iki temel hipoteze dayanmaktadir: Birincisi, konargöçer geçmiGe sahip birçok Kirgiz, Türk ve Kazak gibi Türk kökenli kavimler arasindaki geleneksel yaylaya göç hâdisesi, konar-göçerler dünyasinin en büyük bayrami idi. Gkinci olarak, her ne kadar ata-erkil bir yapiya ve anlayiGa sahip oldugu kabul edilse de, Türk kavimleri arasinda kadinin çok mühim bir yeri vardi; nitekim tipik bir bayram havasinda gerçekleGtirilen bu gibi göçlerin baGini her zaman kadin çekerdi.

2011 yilindan bugüne kadar Türkiye?ye gelen Suriyeli siginmaci sayisi yaklaGik 2.5 milyon olup, bu sayi her geçen gün artmaktadir. Suriyeli siginmacilarinin çok büyük bir bölümü yoksullardan oluGmakta ve göç ettikleri kentlerin yoksul tabakalarinin arasina kariGmaktadir. DiG yoksullar olarak tanimlanan bu grup, yerel yoksullar olarak tanimlanan yoksullarin ekonomik ve sosyal göstergelerinde gerilemelere/ çökmelere neden olmaktadir. Bu baglamda “yoksulluk çökmesi” kavrami yerel yoksullarin içinde bulundugu degiGimi göstermektedir. ÇaliGma kapsaminda 3 ilde (Mersin, Kilis, Gaziantep) 32 görüGmeciyle derinlemesine mülakatlar yapilmiG ve elde edilen bilgiler diger çaliGmalarin bulgulariyla karGilaGtirilarak sunulmuGtur. Buna göre Suriyeli siginmacilarin kentlere geliGleriyle birlikte marjinal sektörlerdeki iG olanaklarinin azaldigi, iç yoksullarin mevcut gelirlerinin azaldigi, iGten çikarilma risklerinin arttigi, mal ve hizmet fiyatlarinin arttigi, konut/ barinma probleminin arttigi dolayisiyla yerel yoksullarin sahip oldugu refah düzeyinin geriledigi gözlemlenmiGtir.

Bu çaliGmanin amaci, Kirgizistan?daki konaklama iGletmelerinin kendi personelleri için uyguladiklari egitim politikalarini araGtirmak ve uygulanmakta olan egitim yöntemlerinin neler oldugunu tespit etmektir. Bu baglamda baGkent BiGkek?te faaliyet gösteren 5 yildizli otellerden 3 otel örnek olay incelemesi için araGtirmaya dahil edilmiGtir. Bu otellerin üst dizey yöneticileri ile yüz yüze görüGülerek mülekat yapilmiG ve önceden hazirlanan anket formundaki sorulari cevaplandirmalari saglanmiGtir. Otel iGletmelerinin personel egitimi konusundaki mevcut durum ve uyguladiklari personel egitim yöntemlerini sorgulamak amaçli hazirlanan anketlerin analizinden; 5 yildizli otellerde istihdam edilen personelin sadece %27?sinin turizm konusunda egitimli olduklari, uluslararasi zincir otel hariç diger otellerde personel egitimi ile ilgili profesyonel egitimciler çaliGtirilmadigi ve egitimlerin genelde personel departmani tarafindan yürütüldügü, egitimci çaliGtirmayan otellerin zaman zaman diGaridan getirilen profesyonel egitimcilerden yararlandiklari, otel iGletmelerinin hizmet standartlarinin korunmasi ve yükseltilmesi için personelin geliGen Gartlara göre hazirlanmasi dogrultusunda bir egitim planlamasi yapilmasi konusunda istekli olduklari, otellerin çaliGan personelin egitim ihtiyaçlarinin belirlenmesinde genelde performans degerlendirme sonuçlarini kullandiklari, istihdam edilen personele nasil bir egitimin ve yöntemin gerekli olup olmadigina egitim öncesinde ve sonrasinda baGvurulan bir takim testlerin degerlendirilme sonuçlarina göre karar verdikleri, konaklama iGletmelerinin iGleyiGi ve personel egitimine bakiG açilarinin faklilik gösterdigi ancak personel alimi yaparken kiGinin egitim durumunu gözönüne almaya önem verdikleri bilgisi elde edilmiGtir.

Bu makalenin konusu, Kur?an?in yazilmasi ve ilk vahiy kâtibinin kim oldugudur. Vahyin korunmasi için Hz. Peygamber inen ayetleri ezberledi, ezberletti ve yazdirdi. Hz. Peygamberin görevlendirdigi ve vahyi yazan kimselere vahiy kâtibi denir. Kur?an?in yaziya aktarildigi kesin olmakla birlikte bunu ilk yazmaya baGlayanin kim oldugu kesin degildir. Glk Müslümanlardan olmasi, Gslam geldigi zamanda okuryazar olmasi, sürekli Hz. Peygamberin yaninda bulunmasi ve vahiy kâtipligi yapmiG bir kiGi olmasindan dolayi ilk vahiy kâtibinin Hz. Ali olmasi kuvvetli bir ihtimaldir.

The main goal of this study is to analyse reasons why students in Kyrgyz Republic choose to study abroad, what countries they choose and what are priorities in their choice. For qualitative research, questionnaires were designed and distributed online via social networking sites and email. Also, interviews were conducted for qualitative research. Results of analysis showed that 94,4% of youngs in Kyrgyz Republic would like to continue their education abroad.

Çevrenin insan yaGami için artik sinirsiz bir kaynak olmaktan çiktigina yönelik anlayiG ile birlikte bütün toplumlarda çevresel duyarlilik oluGturma çabalarinin yayginlaGtigi görülmektedir. Bu kapsamdaki çaliGmalar, kamu örgütlerinden sivil toplum kuruluGlarina, ögrencilerden çeGitli toplum kesimlerine uzanmaktadir. Dolayisiyla bu araGtirma da, Karaman Glindeki siyasiler, bürokratlar ve iG adamlarindan oluGan kent dinamikleri üzerine çevresel duyarlilik düzeylerinin belirlenmesine yönelik bir çaliGmadir. 38 siyasi, 78 bürokrat ve 43 iG adaminin oluGturdugu bir örneklem grubu üzerine yapilan bu görgül araGtirma sonucunda; katilimcilarin ortaya yakin düzeyde çevresel davraniG, ortanin altinda düGük düzeyde çevresel düGünceye sahip olduklari bulgusu elde edilmiGtir. Ayrica katilimcilarin cinsiyet, yaG, hizmet süresi ve görev pozisyonlari gibi demografik özelliklerine göre çevresel duyarlilik düzeyleri arasinda bir farklilik olmadigi sonucuna ulaGilmiGtir. Karaman kent dinamikleri içerisinde yer alan siyasiler, bürokratlar ve iG adamlari gruplarina göre katilimcilarin çevresel duyarlilik düzeyleri arasinda bir farklilik olup olmadigina yönelik tTesti ve ANOVA testleri ile hangi gruplarda farklilik olduguna iliGkin Scheffe ve Tamhane T² Testleri yapilmiGtir. Elde edilen sonuçlara göre; çevresel ilgi alt boyutu ve çevresel duyarlilik alt boyutu açisindan siyasilerin, bürokratlar ve iG adamlarindan anlamli Gekilde daha düGük düzeyde olduklari, çevresel görüG alt boyutunda ise siyasilerin bürokratlar ve iG adamlarindan anlamli Gekilde daha yüksek düzeyde olduklari ve çevresel sorunlar alt boyutu açisindan ise, siyasilerin bürokratlardan anlamli Gekilde yüksek düzeye sahip olduklari belirlenmiGtir.